ÖRDEKLERDE ÇİPUMA HASTALIĞINDAN KARBÜRATÖRDE JİKLE AYARINA KADAR HER KONUDA HUYSUZLANABİLME YETİ'SİNE SAHİP BİR ŞAHIS. ONEMLİ YANİ...

Pazartesi, Nisan 21, 2003

HOY - 07

+ “Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama olmaz”, “dünyanın hiçbir yerinde böyle tişört giyilmez”, “dünyanın hiçbir yerinde böyle çocuk yetiştirilmez” diye başlayan cümlelere sinir olurum...E güzelim, dünyanın her tarafını dolaştın mı da bu kadar rahat işkembeden atabiliyorsun?...Belki Uruguay’da böyle bir şey var...Belki Ekvator yerlileri çocuklarını böyle yetiştiriyor...Ne malum aynı uygulamanın Azor Adaları’nda olmadığı?Hadi bakayım, oraları da bir incele de ondan sonra gel konuşalım....

+ Reklamcı Ali Taran’ın geçenlerde çok hoş bir huysuzluğunu okudum...Tabi kendisi huysuzluk olsun diye “bu benim yaptığım huysuzluk değil ki” diyebilir ama olsun...Görüşlerini karşısındakine kabul ettiremediği zaman kısa kesermiş... “Sen meseleyi kavrayamamışsın, meseleyi kavra, ondan sonra konuşalım” dermiş..Helal olsun...İlk fırsatta denemek isterim

+ Çelik 2.defa bu sütunlara konuk oluyor...Hadi hayırlısı bakalım…Ebru Gündeş’le düet yaptığı şarkıya taktım... “Şu aşkın hiç adaleti yok mu?/Gönülden sevene gönül veren yok mu?” Niye olsun?Sana birinin gönül vermesi için senin gönülden sevmen yetiyor mu bakalım?Başka şeyler de gerekmiyor mu?Adaletin böyle sağlanabileceğini mi zannediyorsun?Hadi bakalım, kolay gelsin...Bol adaletsiz günler dileyelim arkadaşa...

Ona bakarsanız dünyanın şu tarafında da adalet yok…Neymiş?Bir dilim pastanın verdiği kaloriyi yok etmek için 1.5 saat koşmak gerekiyormuş…Halbuki adalet olsa ne bileyim bir dilim pastayı 3 dakikada yiyorsanız, onu eritmek için 3 dakika koşmak yeterli olmalıydı…Ama nerdeee?

+ Arkadaşlarına edeceği telefonları sekreteri aracılığı ile bağlatanlara yapmadığım huysuzluk kalmadı...Bre gafil, eğer bana edeceğin telefon konuşmasına en az 7 en fazla 11 tuşa basma süresi dahi ayıramıyorsan hiç etme...Madem senin vaktin bu kadar kıymetli, ondan sonraki zamana da yazık...Sen en iyisi mesaine devam et...

+ Aynı şey mesaj/resmi olmayan mektuplarının sonunda syg, blg, tşk gibi ifadeler kullanlar için de geçerli...O kadar lafı yazmaya üşenmedin de 3/8harf yazmaya mı yanaşmıyorsun?Yıkıl...

HOY’un Günlüğü’nden
19/4/2003
Sevgili Günlük,
Huysuzluklarım artık millete eğlence olmaya başladı.Bugün sevgili eşimle, trafikte zaman zaman karşılaştığım bir düşüncesizlik, bana ve bir arabada tanımadığım genç bir çifte epeyce eğlenceli dakikalar yaşattı.Şimdi durumu sana nasıl anlatacağımı bilemiyorum...
Hani 4 yol ağzında sen o caddeyi düz geçip öteki tarafa gitmek istersin, bir de senin yolunu kesen başka bir cadde vardır.İşte o caddede trafik tıkanıkken yukarıdan aşağıya gelen adam önündeki araçlar duruyor olmasına rağmen benim geçişimi keserek beklemeye başladı, halbuki yarım araba mesafesi geride dursa ben gayet rahat geçip yoluma devam edeceğim.
Ve fakat adamda bunu düşünecek zeka, trafik bilgisi ve kent kültürü yok…Döndüm sevgili eşime sızlanmaya başladım…Bir yandan da belki bizim tarafa bakar da el-kol hareketlerimden anlar diye görsel anlatım da yapıyorum.Yolu, kafamı, gideceğim yönü göstererek kaptırmış söylenirken sevgili eşim o arabanın bir arkasındaki arabanın içine bakmamı teklif etti…O arabada iki genç çift hararetle beni seyredip, muzip ifadelerle alkışlıyorlarmış…Yol açıldı ben de onların boş bıraktığı aralıktan geçerken dönüp “ay..ay..ayy..Sağolun sevgili izleyicilerim, beni sizler var ettiniz, özellikle şuradaki 34 FF 996 var etti…Sağolun, varolun..Ben sizsiz bir hiçim” türü bakışlar atıp yoluma devam ettim…

Toplumsal Ahlak’ın sopası üzerinize olsun.