ÖRDEKLERDE ÇİPUMA HASTALIĞINDAN KARBÜRATÖRDE JİKLE AYARINA KADAR HER KONUDA HUYSUZLANABİLME YETİ'SİNE SAHİP BİR ŞAHIS. ONEMLİ YANİ...

Cumartesi, Mart 08, 2003

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Özel Sayısı

En sonda söylemem gereken, hatta belki de hiç söylememem gereken, şeyi en başta söyleyeyim…Bu dünyadaki bütün gelişmelerin, iyi ve güzel şeylerin arkasındaki itici güç kadındır…Kadın derken, “anne”dir, “sevgili”dir, “eş”tir, “öteki”dir, "abla"dır, “kızçocuğu”dur ama sonuçta XY kromozom olmayanı sırf X olanı...İşte onlar…

Çok ciddi söylüyorum, XY’ye kalsa bütün gelişme televizyon, futbol, beyzbol (kurallarını bilmediğim için sevmiyorum ve seyretmiyorum ama koskoca Amerika kıtasının erkeklerini hayata küstürmeyi göze alamam {galaksimizin en sıkıcı oyunu kriketin listeye girmemesi için gerekirse savaş bile verebilirim}), NBA, bira, kolçaklarında soğutuculu televizyon koltuğu ve çamur güreşi ile sınırlı kalacaktı (kaptırıp bir de “adult channel” diyeceğim ama 18 yaşından küçükler de okuyor olabilir)…

Şimdi listeye bir daha baktım da hiç fena bir liste değil, insan bunlardan başka ne ister ki, pardon pizza’yı unutmuşum, liste şimdi tam ve mükemmel oldu…

Ama kadın için bu kadar gelişme yetmez (yanlış söyledim, onlara göre gelişme adına bu listedeki hiçbir maddenin varolmaması lazım – belki televizyon, Fashion TV için kalabilir ama yok, yok orada da güzel kadınlar çıkıyor ve erkeklere mukayese yapma imkânı veriyor… O da olmasın) onun için araba olmalı, kendi kullanacaksa arabalar otomatik vites olmalı, beyazın bir sürü tonu olmalı, örtünmek değil giyinmek olmalı, daha büyük evler, daha çok biblo, daha çok çiçek, daha çok Mudo Concept eşyası olmalı, daha çok Roman, Zara, Mango mağazası olmalı, alışveriş merkezlerinde eşler sıkılmamalı, kataloglar 3 boyutlu olmalı…daha fazla uzatmayayım ana fikir anlaşıldı umarım.

İşte erkek tarafı “bana bu kadar yeter, çıkarken biri ışığı söndürürse iyi olur” veya “bende anahtar var, sen yat” yaklaşımı ile olaya bakarken, kadın tarafı “bu kadar yetmez, daha çok olsun” yaklaşımı ve inadı ile gelişmeyi sağlamıştır.

Hayır, bu gelişmeyi tek başına kendi sağlasa, o da kabûl. Ama olmaz, illâ ki erkeği zorlayacak, onda rahat-huzur bırakmayacak ve sonuçta erkeğin istemediği, arzu etmediği, düşünemediği konfor ve güzelliklerden, en azından bir kısmından, yararlandıracak.

Sırf erkeğe kalsa, daha doğrusu kadın onu o hali ile kabul etse, erkek için yıkanmak ne, traş olmak ne, aplik ne, saç taramak ne, kartonpiyer ne, ikinci gömlek ne?

Rengi farklı diye, ikinci pantalon almak niye?

Misafir gelmediği müddetçe kullanımı yasak olan “misafir odası” niye?

Neyse anafikiri anlatabildim umarım…Bütün bunlar için daha çok para lazım, daha çok para için daha çok çalışmak lazım.Ama bu arada NBA TV haftanın 7 günü 18 saat, LigTV ise 7/24 yayın yapıyor, bayanların haberleri yok…Biz onları ne zaman seyredeceğiz, ben bu yazıyı yazarken bile ne güzel programları kaçırıyorum.

Bir düşünün, eğer Cristoph Colomb’un eşi, dünyalar güzeli, dizlerinin dibinden ayrılınmayacak kadar hanım hanımcık biri olsa, Colomb “ben Hindistan’a gidiyorum” diye yola çıkar mıydı?Dünyanın yuvarlak olduğunu ve sonunda aynı yere gelineceğini bilse “hep batıya arkadaşlar, hep batıya..” der miydi?

Bu teoriye göre zamanında bütün Viking, İspanyol ve Portekiz bayanları nasıl bayanlardı ki, denizciler gemilere atlayıp aylarca denizlerde sürüklenmeyi kabul etti? (Tabi aynı mantık, mesela kızılderili bayanları yüceltiyor, çünkü kızılderili erkekleri yerlerinden kıpırdamamış)

Cnbc-e’de kadınlardan çok hoşlanan ama ne istediklerini bilmeyen anlamaya çaba da göstermeyen birinin hikayelerinin anlatıldığı “It’s a Man’s World” adında bir dizi var.

Bu hafta oda arkadaşına “eğer dünyayı kadınlar yönetiyor olsa, bütün arabalar Saab, bütün filmler Victoria döneminde geçiyor ve hepsinin başrolünde Brad Pitt oynuyor olurdu” diyor.Yanlış, ama haksız sayılmaz…

8 Mart Kadınlar günü son yıllarda kadın güzelliğinin, varlığının, hayatımızda olmasının şükran günü olmaktan çıkıp, zaman zaman feminist ama muntazaman erkek karşıtı, erkeklerin ise “ne olur, hediyesini beğense de maraza çıkmasa” diye geçirdiği bir gün olmaya başladı.

İyi ki o gün, aynı zamanda kayınbiraderin doğum günü de unutmama olanak kalmıyor ve bir program yapılamıyor.Eşimin değerini diğer günlerde de bilip, bir güne sığdırmak için şaklabanlıklar yapmak zorunda kalmıyorum.

Başta annem ve eşim olmak üzere sülalemin bütün bayanlarına, hayatımın her evresindeki (girip-çıkan, girip-kalan, girecek olan, endirekt etkilerini hiçbir zaman bilemeyecek olduklarım) kadınlara teşekkür ediyorum…İd, ego ve süper-egomun gelişmesindeki katkılarını hiçbir zaman yadsımayacağım, söz veriyorum…

Her birini tek tek arayıp teşekkür etmek isterdim ama bugün Cimbom-Fener maçı var ve ona konsantre olmak zorundayım.(İşte bayanların anlayamadığı bir gerçek daha, televizyon karşısında bağırıp çağırarak takımlarını ateşlediğine ve maçı kazanmasına yardımcı olduklarına inanan tek canlı türü erkeklerdir.

Ve, hayır efendim, tekrarını seyretmek, kaç ayrı açıdan, kaç defa verirlerse versinler, önünden geçerken canlı olarak görülmesini engellediğiniz golün yerini tutmaaaaaz.)

Bu yazının tavsiyesi:Sizi hiçkimsenin tanımadığı bir karaoke barda (peki, peki, olayı sır olarak saklayacak bir kaç arkadaşınız olabilir) Demet Akalın’ın “Keyfini bekleyemem/Söyle anan güzel mi?” şarkısına eşlik edin…Muhteşem bir duygu…(olmalı yani, olacağına inanıyorum…Denemedim ama denemek için fırsat kolluyorum)

Toplumsal Ahlakın sopası üzerinize olsun.

2 Comments:

Anonymous Adsız dedi ki...

Super color scheme, I like it! Good job. Go on.
»

2:31 ÖÖ

 
Anonymous Adsız dedi ki...

This site is one of the best I have ever seen, wish I had one like this.
»

2:40 ÖÖ

 

Yorum Gönder

<< Home