ÖRDEKLERDE ÇİPUMA HASTALIĞINDAN KARBÜRATÖRDE JİKLE AYARINA KADAR HER KONUDA HUYSUZLANABİLME YETİ'SİNE SAHİP BİR ŞAHIS. ONEMLİ YANİ...

Pazartesi, Ağustos 08, 2005

Ankara, Ankara Sevimsiz Ankara

+ Ankara’yı sevmem...Seveni de sevmem diyemem ama sevmekte zorlanırım. Askerliğimi orada yapmadan önce de sevmezdim, yaparken de sevmedim. Şimdi de sevmiyorum.
Sevgili Atatürk’ün “Osmanlı mirasından hiçbirşey istemiyoruz. İstanbul olduğu gibi kalsın, biz bozkır’ın ortasında yepyeni bir şehir ve devlet kuracağız” demesinden sonra yıldızı parlamaya çalışmış bir şehir.

Bu avantajını kullanamamış. Veya kullanmış da ancak bu kadar olmuş.
Küçükken hoşuma giderdi Yahya Kemal’in “Ankara’nın bir tek İstanbul’a dönüşünü seviyorum” nüktesi.

“Niye sevmiyorum yau?” diye sorardım kendime. İlkokulda, güya Ankara’yı sevmek için öğretilen bir şarkı yüzünden olabilir mi?

Ankara, Ankara, güzel AnkaraSeni görmek ister her bahtı kara

E, buyurun bakalım? Neymiş? Bahtı karalar Ankara’yı görmek istermiş. Veya öteki taraftan
Ankara’yı bahtı karalar görmek istermiş.

Hiç eğlenmek isteyenler, içi yaşam sevinci dolu olanlar, sevgili ile elele dolaşmak isteyenler Ankara’yı görmek ister diyor mu? Demiyor.

E, ben de bahtı kara olmadığıma göre ne isteyeceğim Ankara’yı görmek?

Ama esas güzel açıklama Kürşat Başar’dan gelmiş :

(...)
Bu kentin simgesinin Rasat Tepe’deki o soğuk anıt-mezar olması bana hep derin bir hüzün veriyor artık.

Keşke, yaşamdan sonra sonsuz bir hayat bekleyen eski firavunların geleneğini izlemek yerine, O’nun burada, yepyeni bir ülkenin umutlarını taşıdığı günlerdeki alçakgönüllü, sıcak evini korusaydık, ölümü değil de hayatı bu kentin simgesi yapsaydık. Ve keşke, bütün bu evlerden O’nun gibi pek çok insan çıkabileceğine inansaydık

Evet artık Ankara’yı sevmiyorum. Zaten yıllardır hiç gitmedim
(...)

Helal olsun, güzel yazmış Kürşat. Yeni bir madde açmadan kitabı da, Kürşat’ı da öveyim. Kitabı bir bayan dergisindeki röportaja verdiği akıllı cevaplarla sevdim (Evet Emre bayan parfümü kullanıyor, ben de bayan dergileri okuyorum. Ne olmuş? Bayanlar başka türlü anlaşılmaz ki)
“Başucumda Müzik”, kadın gözü ve bakış açısından anlatılan bir roman.
Röportajda bayan röportör “Kadın gözünden çok iyi anlatmışsınız” deyince “evet, bütün foyanız ortaya çıktı bayanlar” diyor Kürşat, gülümseyerek (bilmiyorum ama gülümsemiştir muhakkak)

- Esas sizin bir foyanız ortaya çıktı, meğer kadını anlıyormuşsunuz

- Evet anlıyoruz ama anlamıyormuş gibi yapmak daha çok hoşumuza gidiyor, daha çok işimize geliyor

Alın okuyun, isterseniz röportajı da okuyun ama esas kitabı. Hatta yakında CD’si de çıkacakmış.
Kürşat, (nasıl bu kadar samimi oldum da adı ile hitap ediyorum bilmiyorum, o da bana HOY desin ne olmuş yani?) “kitabı yazarken hep müzik dinledim, istiyorum ki okuyucu da okurken dinlesin bunları, kimi çok tanıdık, kimi hiç bilmedikleri, bilemeyecekleri şarkılar var” diyor.
Kitap tanıtımı için bu kadar yeter. Özellikle “sevilmeyesi Ankara” maddesine sıkışmış hali ile çok bile.

Kürşat’ın kendi yazdığı

Senden ayrı olduğum bir tek an yok,Çok uzaklarda olsan bile

diye başlayan bir şiir/şarkısı da var ama onu da kitaptan devam edin artık

+Yukarı bir baktım da Kürşat Başar sayesinde Ankara maddesi bütün yazıyı kaplayacak kadar uzamış. İşte, Ankara’yı sevmemek için bir neden daha.

Ama yazıyı bitirmeden sevimli Ebru Çapa’nın (o da bayan huysuzlar arasında bir ekoldür. Kendisini bizim sitede “huysuz baldız” adı ile yazmaya ikna edemedim) Türkçe’ye yaptığı hoş bir katkı için kutlamak istiyoruz... Yani ben ve Dilim Derneği...

(...)

“Türkiye’nin en güzel kadını benim” şeklindeki, insana “Eyvah II. Hülya Avşar vak’ası geliyor” paniği yaşatan beyanatları mıdır, Pop Star dönemindeki başöğretmen tavırları mıdır; aralarda bir yerde fena halde Deniz Seki antipatizanı olmuş çıkmışım.

(...)

antipatizan...ne güzel bir uydurma laf yau...

Bir de Deniz Seki’nin Masal klibine yazdığı başköşe edilesi lafları :

(...)

Seksi klip ile “erotik olmaya çalışıyorduk, ölçüyü tutturamadık, paçoz olduk, yalan olduk klibi” arasında fark sorulacak olsa rahatlıkla parmakla gösterilebilir yani.
Bak şu, şu, şu, şu, paçoz; nah a Masal seksi diye...

(...)

Bu arada seksi klip deyince Gülşen’in Britney Spears klibinden apartılan Sarışınım’ı görmeden yayından kalktı. Wmv, mpg vb. formatta hali olanlar huysuzortayasli@gmail.com adresine atarlarsa kendilerine müteşşekir olurum.

Bir başka bu arada, Pakize Suda ölçüyü kaçırmış bugünkü mış-muş’un da (huysuzvelet olsa, “bak gene haftalık yazıda “bugün” dedi, yahu okuyucu bunu ne zaman okuyacak belli değil ki” diye huysuzluk ederdi.

Rus’un yediği içtiği Türk malıymış...E, her şey karşılıklı; bizim de yattığımız kalktığımız Rus malı
Siz kime mal diyorsunuz, hamfendi? Ayıp olmuyor mu?

Şimdilik bu kadar, son okuyan ışıkları kapatıp kapıyı çeksin, bir de dışarıdan yüklensin kapıya, bazen tam kapanmıyor. (Hele kapı Ankara yönünde ise tamamen kapatın. Kilitleyin. Anahtarı isteyeni de kınayın)

Toplumsal Ahlakın Sopası Üzerinize Olsun.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home