ÖRDEKLERDE ÇİPUMA HASTALIĞINDAN KARBÜRATÖRDE JİKLE AYARINA KADAR HER KONUDA HUYSUZLANABİLME YETİ'SİNE SAHİP BİR ŞAHIS. ONEMLİ YANİ...

Pazartesi, Kasım 03, 2003

HOY - 10

+ Best FM’de (98.4) Nihat Sırdar’la “sivrisinek” diye tanıttığı bir şahsiyetin programları var akşamüstleri...Yazın Anadolu’da konser turnesine de çıkıyorlardı. Efendi ve zeki bir sunucu Nihat, hazırcevap ve keskin zekası ile “sivrisinek” tiplemesi, karşılıklı atışarak muhabbet ediyorlar.

Dinlenme zevki yüksek kaliteli bir program ama programın ve Anadolu’daki gösterilerin sponsoru kim? Raid..

Böyle salaklık olur mu yahu? Bir yandan programın süsü sivrisinek tiplemesi bir yandan dünyadaki bütün sinek ve sivrisinekleri öldürmekle övünen Raid. Bu ne andavallılıktır?

+ Şarkıların cinsiyetleri olduğunu düşünenlerden misiniz? Tabi şarkıyı söyleyen kişinin cinsiyetinden veya şarkıda kullanılan organların durumundan cinsiyeti tartışma götürmez biçimde ortaya konan şarkılardan bahsetmiyorum (sırf “terbiyesiz” lafını yememek için bir önceki tür şarkıya örnek olarak “dam üstünde un eler” gibi şarkılardan bahsettiğimi belirtmem gerekiyor.)

Benim bahsettiğim içerik itibarı ile ancak bir erkeğe yakışan veya sadece bir bayan tarafından söylenebilecek şarkılar. Şimdi “ben bu şarkının sözlerini biliyorum” demeden şu şarkı sözünü sonuna kadar okuyun

Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini
Yazık olmuş o gözlerden sana akan yaşlara
Bir zamanlar sevginle ateşlenen başımı
Dizlerinin yerine dayasaydım taşlara

Hani bendim yedi renk hani tende can idim
Hani gündüz hayalin geceler rüyan idim
Demek ki senin için aşk değil yalan idim
Acırım heder olan o en güzel yıllara

Geçenlerde bu şarkıyı Alaturka FM’de (İstanbul’da 91.0’dan yayın yapıyor) “İşte” dedim kendi kendime “sadece bir bayan tarafından yazılabilecek bir şarkı”. Niye? Çünkü zannımca hiçbir erkek bu kadar büyük bir şaşkınlık yaşamaz.

Sadece erkekler hedeflerine ulaşana kadar her türlü yalanı söylemeye meyillidirler de ondan.

Tabi burada “yalan” lafı epeyce ağır kaçtı. Aslında erkekler o lafları ederken doğru olduğuna, gerçekten de öyle düşündüklerine sonuna kadar inanıyorlar. En güzel örnek olarak da belki genç kuşak bilmez ama Berkant’ın “Bir şarkısın sen, ömür boyu sürecek” diyen dünyaca ünlü şarkısı Samanyolu şarkısı var, bakalım Berkant bey’in uğruna şarkı yazdığı aşkı ömür boyu sürmüş mü? (Gerçi bayanların şarkı sözlerinde de erkeklerin duymak istediği şeyleri söyleyen/söyleten bir Sezen Aksu’yu gördüm bu kadar yıldır, bir sonraki “Sezen Aksu Güzellemesi” yazımı hasretle bekleyiniz)

Ne var ki hedefe ulaştıktan veya daha iyisini bulduktan sonra bir gün önce düşündüğünün kendisi ile uzaktan yakından ilgisi yokmuş gibi davranabiliyor.

Hatta belki de en çok kendisi şaşırıyor “hadi ya, bunları düşünen ve diyen ben miydim?” diye. Kadın ise söylediklerinde hem o an hem de daha uzunca bir süre için biraz daha samimidir. Ve doğru mesaj okumayı bilen hiçbir erkek sonradan “e ne oldu şimdi, hani dün öyle demiyordun ama...e hani bendim yedi renk?” şaşkınlığına uğramaz. (Her türlü “HOY, sen yanlış biliyorsun o öyle değil, aslında şöyle” diyenlere “senin örneklerin istisna” deme hakkını kendimde saklı tutuyorum).

+ Hazır Radyo Alaturka’ya takıldım şu şarkıya huysuzluk yapmadan geçemeyeceğim. (En iyi de Müzeyyen Senar söyler)

Ne olursun güzelim
Sevsen beni
Yar deyip de sinene
Sarsan beni

Dalgalandım da duruldum
Koştum ardından yoruldum
Binlerce güzel sevdim,
En son sana vuruldum.

Aşık gibi sevmesen de
Kardeş gibi sev beni

Haydaaa e ne oldu şimdi? Aşık yerine kardeş gibi sevilmeye razı olmak hedef değişikliği mi yoksa burada telaffuz etmeye çekindiği başka şeyler mi söz konusu? Bu ne saçmalık?

Üstelik binlerce güzel sevmiş, en son ona vurulmuş, yani bundan sonra kardeşi dışında bir seçenek de yok…Nereden bakılsa acayip bir ilişki…

+ Bir iyiliği karşılıksız yapma konusundaki istek, heves, çaba hatta hırs nedir? Karşılıksız iyilik yapmanın, iyilik yapılanın onuruna aykırı, onu borçlu durumda bıraktığı için eksi bakiye veren bir ilişki olduğu belirgin değil midir? Niye bir insan bir başka insana karşılıksız iyilik yapmak için çırpınır? Sevgili oğlumu tenis derslerine götürüp getirirken ben de heveslendim ve tenis dersi almaya karar verdim.

Tenis ilgisi ve bilgisine güvendiğim bir arkadaşa nasıl bir raket almam gerektiğini sorduğumda “ben sana benim eski raketi vereyim onunla başla, eğer bu konuda maymun iştahlı olmadığın ortaya çıkarsa o zaman iyi bir şey alırız” dedi. Ben de teşekkür ettim, daha sonraki yazışmalardan birinde ben de karşılık olarak bir şey verme konusunda espri yapınca arkadaşım bozuldu “aşk olsun, ben sana karşılık beklemeden iyilik yapmıştım, bu mesajını görmemiş olayım” benzeri bir laf etti.

İyi de karşılık vermenin nesi kötü, sen bana nasıl karşılık beklemeden verirsin raketi? O zaman niye herhangi bir yoldan geçene değil de bana veriyorsun raketi? Bu karşılık illa parasal değil ki benim bir teşekkürüm, gülümsemem, yarın-bürgün Wimbledon’da final oynarken “buna ilk raketini ben vermiştim” deme hazzı, bunlar karşılık değil mi?

Karşılıksız iyilikte bulunulmak beni kötü ve çaresiz duruma sokmaz mı? Her zaman aldığınız ve hiç veremediğiniz bir ilişki sağlıklı mıdır? İlişkilerin temeline karşılıklılık ilkesini koymazsak, ilişki bir süre sonra hem alan hem de veren tarafa bir yük olarak gelmeye başlamaz mı?
Neyse, arkadaşım istese de istemese de bana verdiği raketin karşılığını onu bu satırlara taşıyarak vermiş oluyorum. Daha üzerime gelirse bir dahaki yazıda adını da açıklarım.

Toplumsal ahlakın sopası üzerinize olsun.